Rektum Kanseri Ameliyatı

Rektum Kanseri Ameliyatı: Modern Tedavi Yaklaşımları ve Cerrahi Süreç

Rektum kanseri, kalın bağırsağın son 12-15 cm’lik kısmı olan rektumdan kaynaklanan kötü huylu tümörlerdir. Kolon kanseri ile birlikte “kolorektal kanserler” başlığı altında anılsa da, rektumun leğen kemiği (pelvis) gibi dar ve kemik bir yapı içinde yer alması, dışkı kontrolünü sağlayan makat kaslarına (anal sfinkterler) ve cinsel/üriner fonksiyonları yöneten sinirlere olan yakın komşuluğu, tedavisini kolon kanserinden çok daha farklı ve karmaşık hale getirir. Rektum kanseri tedavisindeki modern yaklaşım, sadece kanseri tedavi etmeyi değil, aynı zamanda hastanın yaşam kalitesini, özellikle de dışkılama ve cinsel fonksiyonlarını maksimum düzeyde korumayı hedefler. Bu hedeflere ulaşmanın temelini ise multidisipliner bir ekip çalışması ve bu ekibin merkezinde yer alan, doğru zamanda ve doğru teknikle yapılan Rektum Kanseri Ameliyatı oluşturur.

Bu kapsamlı rehber, rektum kanseri tedavisinin neden bir ekip işi olduğunu, ameliyat öncesi tedavilerin (neoadjuvan kemoradyoterapi) hayati önemini, cerrahinin altın standardı olan Total Mezorektal Eksizyon (TME) prensibini, sfinkter koruyucu (torbasız) ameliyatların ne zaman mümkün olduğunu ve hastaları bu zorlu ama umut dolu tedavi yolculuğunda nelerin beklediğini profesyonel, gerçekçi ve hasta odaklı bir dille açıklamayı amaçlamaktadır. Her hastanın durumu ve tümörü kendine özgü olduğu için, tedavi planı mutlaka kişiye özel olarak, bu alanda deneyimli bir onkoloji konseyi tarafından çizilmelidir.

Pankreas Kanseri Robotik Cerrahi Ameliyatı
Pankreas Kanseri Whipple Ameliyatı 15. Yıl Kontrol

Rektum Kanseri Nedir? Kolon Kanserinden Farkları Nelerdir?

Rektum kanseri, kolon kanseri gibi kalın bağırsak iç yüzeyini döşeyen hücrelerden kaynaklanır. Ancak tedaviyi farklılaştıran en önemli faktör, rektumun anatomik konumudur.

Rektumun Anatomik Konumu ve Önemi

Rektum, pelvis adı verilen dar bir kemik havuzunun içinde sıkışmış bir şekilde bulunur. Bu dar alan, cerrahi çalışmayı teknik olarak zorlaştırır. Daha da önemlisi, rektumun hemen altında, dışkı ve gaz kontrolünü sağlayan, son derece karmaşık bir kas ve sinir ağı olan anal sfinkter kompleksi yer alır. Ayrıca, rektumun yan duvarlarına çok yakın bir şekilde, idrar yapma ve cinsel fonksiyonlar için gerekli olan otonom sinirler geçer. Bu hassas ve fonksiyonel olarak önemli yapılarla olan yakın komşuluk, rektum kanseri cerrahisini, sadece bir organ çıkarma ameliyatı olmaktan çıkarıp, bir “fonksiyon koruma sanatı” haline getirir.

Tedavi Stratejisindeki Farklılıklar

Rektumun bu sıkışık anatomisi, tümörün cerrahi sırasında geride kalıntı bırakmadan (negatif cerrahi sınır) çıkarılmasını zorlaştırır ve lokal nüks (hastalığın aynı bölgede tekrarlaması) riskini artırır. Bu nedenle, kolon kanserinden farklı olarak, rektum kanserlerinin büyük çoğunluğunda (Evre II ve III), cerrahi tedaviden önce Neoadjuvan Kemoradyoterapi (ışın tedavisi ile birlikte kemoterapi) uygulanması standart tedavi yaklaşımıdır. Ameliyat öncesi uygulanan bu tedavinin amacı, tümörü küçülterek cerrahi olarak tamamen çıkarılma şansını artırmak, lokal nüks riskini en aza indirmek ve makat kaslarına çok yakın tümörlerde, bu kasların korunarak kalıcı torba (stoma) ihtiyacını ortadan kaldırma ihtimalini yükseltmektir.


Modern Rektum Kanseri Tedavisinin Temel Taşları

Başarılı bir rektum kanseri tedavisi, iki temel modern prensibe dayanır: Ameliyat öncesi hazırlık ve cerrahinin kusursuz uygulanması.

Neoadjuvan Tedavi (Ameliyat Öncesi Radyoterapi ve Kemoterapi)

Rektum kanseri tanısı konulduktan ve hastalığın evresi belirlendikten sonra, cerrahiye uygun olan hastaların büyük çoğunluğu doğrudan ameliyata alınmaz. Bunun yerine, genellikle 5-6 hafta süren bir ışın tedavisi (radyoterapi) ve bu süreçte etkinliği artırmak için ağızdan veya damardan verilen kemoterapi ile tedaviye başlanır. Son yıllarda, “Total Neoadjuvan Terapi” (TNT) adı verilen bir yaklaşımla, ameliyat öncesi hem radyoterapi hem de tam doz sistemik kemoterapinin tamamı verilebilmektedir. Bu yaklaşımın hedefleri şunlardır:

  • Tümörü Küçültmek: Cerrahi sınırların negatif olma olasılığını artırır.
  • Sfinkter Koruma Şansını Artırmak: Makat kaslarına yakın tümörleri küçülterek, bu kasların korunabileceği bir mesafeye çekebilir.
  • Lokal Nüks Riskini Azaltmak: Ameliyat sahasındaki mikroskobik kanser hücrelerini yok ederek, hastalığın aynı yerde tekrarlama riskini %5’lerin altına düşürür.
  • Sistemik Kontrol: Vücuda yayılmış olabilecek ancak görüntülemelerde saptanamayan mikro-metastazları tedavi etme potansiyeli sunar.

Neoadjuvan tedavi bittikten sonra, vücudun dinlenmesi ve tedavinin tam etkisinin görülmesi için genellikle 8-12 hafta beklenir ve ardından ameliyat planlanır.

Successful cancer surgery with high survival outcomes

Cerrahi Tedavinin Altın Standardı: Total Mezorektal Eksizyon (TME)

Total Mezorektal Eksizyon (TME), rektum kanseri cerrahisinin onkolojik başarısındaki devrimi yaratan cerrahi prensiptir. Rektum, tek başına bir boru gibi değil, etrafında “mezorektum” adı verilen, kanserin yayılabileceği lenf bezlerini, damarları ve yağ dokusunu içeren bir zarf ile çevrilidir. TME tekniğinde amaç, rektumu bu sağlam zarf ile birlikte, bir bütün halinde, keskin bir neşter diseksiyonu ile, anatomik planları takip ederek, yırtmadan ve delmeden çıkarmaktır. Bu, sanki bir portakalı kabuğunu soymadan, içindeki meyveye zarar vermeden çıkarmak gibidir. TME’nin doğru bir şekilde uygulanması:

  • Lokal nüks oranlarını dramatik bir şekilde düşürür.
  • Kanserin tam ve doğru evrelemesi için yeterli sayıda lenf nodu çıkarılmasını sağlar.
  • Cinsel ve üriner fonksiyonları kontrol eden otonom sinirlerin korunmasına olanak tanır.

Günümüzde yapılan her rektum kanseri ameliyatının TME prensiplerine uygun olarak yapılması mutlak bir zorunluluktur.


Rektum Kanseri Ameliyatı Türleri: Sfinkter Koruma Önceliği

Yapılacak ameliyatın türünü belirleyen en önemli faktör, tümörün anal sfinkter kompleksine (makat kaslarına) olan uzaklığıdır. Cerrahın birincil hedefi kanseri tamamen temizlemek, ikincil hedefi ise mümkün olan her durumda bu kasları koruyarak hastayı kalıcı bir torbadan kurtarmaktır.

Sfinkter Koruyucu Ameliyatlar (Torbasız Ameliyatlar)

Tümör, sfinkter kaslarını tutmamışsa ve bu kaslar ile tümör arasında güvenli bir cerrahi sınır bırakılarak rektumun çıkarılması mümkünse, sfinkter koruyucu ameliyatlar tercih edilir. Bu ameliyatlardan sonra hastalar normal yoldan dışkılamaya devam ederler.

  • Low Anterior Rezeksiyon (LAR): Rektumun üst ve orta kısımlarındaki tümörler için yapılan standart ameliyattır. Rektumun tümörlü kısmı çıkarılır ve kalan kolon, rektumun alt kısmına veya anüse yeniden bağlanır.
  • Ultra-Low Anterior Rezeksiyon (uLAR) ve Koloanal Anastomoz: Makata çok yakın, alt rektum tümörlerinde uygulanan ileri bir tekniktir. Rektumun neredeyse tamamı çıkarılır ve kolon doğrudan anal kanalın içine, sfinkter kaslarının hemen üzerine bağlanır. Bu, eskiden kalıcı torba gerektiren birçok hastanın artık torbasız bir yaşam sürmesine olanak tanımıştır.

Sfinkter Koruyucu Olmayan Ameliyat (Kalıcı Torba)

  • Abdominoperineal Rezeksiyon (APR): Tümörün, dışkı kontrolünü sağlayan anal sfinkter kaslarını doğrudan tuttuğu veya bu kasları koruyarak temiz bir cerrahi sınır elde etmenin mümkün olmadığı durumlarda uygulanan bir ameliyattır. Bu operasyonda rektum, anüs ve sfinkter kasları bir bütün halinde çıkarılır. Anüs kapatıldığı için, dışkının dışarı atılabilmesi amacıyla karın sol alt kısmına kalıcı bir kolostomi (torba) açılır. APR, günümüzde sadece başka bir seçeneğin olmadığı, zorunlu durumlarda uygulanan bir yöntemdir.

Bizi Ara & WhatsApp: +90 530 917 30 30

Cerrahi Yaklaşımlar: Açık, Laparoskopik ve Robotik Cerrahi

Rektum kanseri ameliyatı, açık veya minimal invaziv (kapalı) yöntemlerle yapılabilir. Özellikle dar pelvis içinde çalışmanın zorluğu nedeniyle, robotik cerrahi bu alanda önemli avantajlar sunmaktadır.

YaklaşımAçıklamaRektum Cerrahisindeki Yeri
Açık CerrahiKarın ortasında yapılan uzun bir kesi ile gerçekleştirilir.Büyük, yapışık tümörlerde veya acil durumlarda hala geçerli bir yöntemdir.
Laparoskopik CerrahiKüçük deliklerden kamera ve düz aletlerle yapılır.Açık cerrahinin avantajlarını sunar ancak dar pelviste çalışmak teknik olarak zorlayıcı olabilir.
Robotik CerrahiCerrahın yönettiği robotik kollarla, 3D görüntü eşliğinde yapılır.İdeal yöntem olarak kabul edilmektedir. Robotun 3D görüntüsü, titremeyen ve 540 derece dönebilen kolları, dar pelvis içinde, TME planına sadık kalarak ve sinirleri koruyarak hassas bir diseksiyon yapmaya olanak tanır.

Geçici Stoma (İleostomi): Neden Açılır ve Ne Zaman Kapatılır?

Sfinkter koruyucu ameliyatların (özellikle makata çok yakın yapılan uLAR) ardından, bağırsakların birleştirildiği dikiş hattı (anastomoz) oldukça hassas ve riskli bir bölgededir. Bu dikiş hattının güvenle iyileşmesini sağlamak ve sızıntı (anastomoz kaçağı) riskini en aza indirmek amacıyla, dışkının bu bölgeye gelmesini geçici olarak engellemek gerekir. Bu amaçla, ameliyatın bir parçası olarak, ince bağırsağın son kısmından (ileum) karın duvarına geçici bir stoma (torba) açılır. Bu “koruyucu loop ileostomi”, dışkının iyileşme tamamlanana kadar bu torbaya gelmesini sağlar. Dikiş hattının tamamen iyileştiği (genellikle 2-3 ay sonra) teyit edildikten sonra, bu stoma çok daha basit ve küçük bir ikinci operasyonla kapatılır ve hasta normal yoldan dışkılamaya başlar. Bu, kalıcı bir durum değildir ve ameliyatın güvenliğinin bir parçasıdır.

Ameliyat Sonrası Yaşam: Fonksiyonel Sonuçlar

Rektum kanseri ameliyatı sonrası hastaların yaşam kalitesini etkileyebilecek bazı durumlar ortaya çıkabilir. Bunlar hakkında hastanın ameliyat öncesi bilgilendirilmesi önemlidir.

  • Low Anterior Rezeksiyon Sendromu (LARS): Özellikle makata yakın bağlantı yapılan hastalarda, ameliyat sonrası bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler (sık tuvalete gitme, aciliyet hissi, gaz-gaita kaçırma gibi) görülebilir. Bu durum genellikle zamanla, diyet ve pelvik taban egzersizleri ile düzelir.
  • Cinsel ve Üriner Fonksiyon Bozuklukları: TME prensiplerine uyularak sinir koruyucu bir cerrahi yapılsa bile, rektumun sinirlere olan yakınlığı nedeniyle nadiren de olsa erkeklerde sertleşme ve boşalma sorunları, kadın ve erkeklerde ise idrar yapma güçlükleri görülebilir.

Sıkça Sorulan Sorular (S.S.S.)

Rektum kanserinde torba (stoma) kalıcı mı olur?

Modern cerrahi ve neoadjuvan tedavi yaklaşımları sayesinde, rektum kanseri hastalarının büyük çoğunluğunda (%80-90) kalıcı torba gerekmemektedir. Kalıcı torba (APR ameliyatı), sadece kanserin dışkı kontrol kaslarını (sfinkterleri) tuttuğu ve bu kasların feda edilmek zorunda kalındığı durumlar için saklanan bir yöntemdir. Birçok hastada ise dikiş hattını korumak için sadece “geçici” bir torba açılır ve bu daha sonra kapatılır.

Ameliyat sonrası kemoterapi gerekir mi?

Evet. Tedavi planının bir parçası olarak, ameliyat sonrası çıkarılan dokunun patolojik inceleme sonucuna göre, genellikle hastalığın tekrarlama riskini azaltmak amacıyla koruyucu (adjuvan) kemoterapi uygulanır.

Robotik cerrahi rektum kanseri için gerçekten daha mı iyi?

Robotik cerrahi, sunduğu teknolojik avantajlar (3D görüntü, hassas kollar) sayesinde özellikle dar ve derin erkek pelvisinde TME prensiplerine tam olarak uymayı ve otonom sinirleri korumayı kolaylaştırır. Bu, potansiyel olarak daha iyi onkolojik ve fonksiyonel sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, birçok ileri düzey merkezde rektum kanseri cerrahisi için robotik yaklaşım tercih edilmektedir.

Önemli Not: Bu sayfa, Rektum Kanseri Ameliyatı gibi son derece karmaşık ve kişiye özel bir tedavi süreci hakkında genel bilgilendirme sunmaktadır. Sizin için en uygun tedavi yol haritasının çizilmesi (neoadjuvan tedavi, cerrahi türü, stoma gerekliliği), ancak bu alanda uzmanlaşmış bir multidisipliner onkoloji ekibi tarafından yapılacak kapsamlı bir değerlendirme ile mümkündür.


DİKKAT: Bu web sitesinde yer alan bilgiler yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır. İçerik, bir hekimin tıbbi taviyesinin, tanısının veya tedavisinin yerini alacak şekilde tasarlanmamıştır. Tıbbi bir durumla ilgili tüm sorularınız için daima doktorunuzun veya diğer nitelikli sağlık sağlayıcısının taviyesine başvurun. Kişiye özel tedavi ve değerlendirme için mutlaka bize danışın.

Bizi Ara & WhatsApp: +90 530 917 30 30


Hastalarımız Neler Dedi?

Prof. Dr. Oğuzhan Karatepe’nin tüp mide, pankreas, karaciğer, mide, safra kesesi ve bağırsak kanseri ameliyatları ve tedavileri sonrası hastalarımızdan aldığımız yorumlar.

Çocuklarda Pankreas Kanseri Ameliyatı Doktoru
Asiye Hanım- Pankreas Kanseri Whipple Ameliyatı Doktoru
Pankreas Kanseri Whipple Ameliyatı Doktoru
Kazım Bey – Pankreas Kanseri Whipple Ameliyatı Doktoru Yorum